Mobil teknolojilerin gelişimi ve yaygınlığı konusunda uzun uzadıya konuşulabilir ya da Dünya’nın oluşumundan başlayarak iletişim teknolojilerinin gelişimi irdelenerek mobil teknolojilerin nereden nereye geldiği konusunda sayfalarca yazı yazılabilir. Fakat pratikte sokağa çıkıp insanların ellerine doğru azıcık gözlemcilik yaptığınızda teknolojinin ne denli yaygınlaştığını ve bunun o kadar da uzun bir zaman sürecinde olmadığını görebilirsiniz. Otobüslerde cep telefonu ile konuşmanın ayıp sayıldığı günlerden, otobüste cep telefonu ile ilgilenmeyen birini görmenin giderek zorlaştığı günlere geldik. Günümüzde çılgınlık seviyesine gelmiş bir mobil teknoloji kullanımı var ve üreticilerin talebi sürekli uyarması sonucu bir çığ gibi katlanarak büyüyor. Elbette bu büyüyen kullanımın ardında elektronik bileşenlerin git gide küçülmesi, mobil internet altyapısına yapılan yatırımların artması ve kullanım maliyetinin düşmesi gibi birçok yan etkenin de etkisi var. Fakat bunların hiçbirisi tek başına durumu açıklamaya yetmiyor. Tabir-i caizse hepsi birleşip mobil teknoloji kavramını oluşturuyorlar.
Yazının başında çok uzun bahsetmeye gerek olmadığını söylemiş olsak da birazcık rakamlardan bahsetmenin zararı yok elbette;
Örneğin Time Dergisi’nin Amerikalı, İngiliz, Güney Koreli, Çinli, Hindistanlı, Güney Afrikalı, Endonezyalı ve Brezilyalılardan oluşan 5 bin kullanıcı arasında yapılan bir araştırmada, kullanıcıların %84’ünün cep telefonları olmadan bir gün bile geçiremeyeceğini söylediği izlemiş. Amerikalıların %50’si gece yatarken telefonlarının yanlarında tuttuklarını belirtmişler. Katılımcıların %20’si telefonlarını her on dakikada bir kontrol ediyorlar[1]. Sadece bu rakamlar bile mobil teknolojilerin kullanıcıyı neredeyse bağımlılık düzeyinde etkileyebildiğinin göstergesi.
Resmi biraz daha detaylandırmak için biraz da mobil teknoloji pazarına göz atalım. Mayıs 2012 itibariyle Dünya çapında akıllı telefon kullanımı %35 iken Şubat 2012’de bu oran %46’ya, Mayıs 2013’te ise %56’ya çıkmış. Dünya çapında pazara çıkan telefonlarda Android ve iOS işletim sistemlerini hakimiyeti hala sürüyor. Fakat Android işletim sistemi barındıran mobil cihazların iOS’a göre daha çok dolaşımda olduğu görülmekte. Fakat cihaz fazlalığına rağmen iOS hala Android’e göre daha çok tercih edilen bir işletim sistemi. Kullanıcılar, cihazı kullandıkları zamanın %32’sini oyun oynamaya ayırırken %18’ini ise internet gezintisine ayırıyorlar. Pastanın geriye kalan kısmında arslan payını %18 ile Facebook alıyor. Cihazların iş, haber okuma hatta eğlence için kullanım vakti bu diğerlerinin çok daha altında[2].
Rakamlardan da anlaşılacağı üzere mobil cihaz kullanımı günümüzde neredeyse oyun, internet ve Facebook odaklı bir üçlünün tekeline girmiş durumda. Cihaz kullanım oranları gün geçtikçe yükseliyor ve gidişat gösteriyor ki geleceğin internet kullanıcısı mobil olmaya devam edecek. Hal böyle iken mobil cihazlar yazılım geliştiricileri için oldukça geniş bir yelpazede yazılım geliştirip para kazanma olanağı sunuyorlar. Kullanıcılar çeşitli gelir modellerini kullanarak yazılımlarından hatırı sayılır kazançlar sağlayabiliyor.
Yazılım konusunda bir diğer önemli yan ise kurumsal firmaların mobil dünyadaki varlıkları. Elbette kurumsal firmaların da mobil dünyaya da yer almaları firma imajı açısından olumlu etki bırakmakta. Haliyle hem yazılım ihtiyaçlarını öz kaynakları ile karşılayan hem de kurumsal yazılım geliştirici firmalar artık sadece form tabanlı yazılımcılar değil, mobil platforma içerik üretebilen yazılımcılar aramakta. Dolayısıyla yazılım sektöründe kariyer yapmak isteyen bireylerin kendilerini sadece form ya da web tabanlı programlama dillerine odaklamamaları, Objective C gibi mobil yazılım geliştirme dillerine de hakim olmaları gerekmekte.
Yazılım da tıpkı diğer bilişim alanları gibi hızla gelişen, değişen bir iş sahası ve özellikle geliştiricilerin bu gidişi yakından takip etmeleri kariyerlerinin seviyesi açısından oldukça önemli. Güncel eğilimlerin hızla mobil teknolojilere doğru kayıyor olması, meslek olarak yazılımı seçmiş ya da seçecek olan tüm bireylerin bu platformlara da yazılım geliştirmeyi seçeneklerinin arasına koyması gerekliliğini doğuruyor. Elbette bu aşamada alınan eğitimlerin gelişim sürecini hızlandıracağı açık. Öğrenmekten korkmamak, güncel iş gücü ihtiyaçlarını karşılamak için donanımlı bir geliştirici olabilmek için temel kurallardan birisi.